Basketbolun JORDAN’ı, futbolun MESSI’si, tenisin FEDERER’i atletizmin Carl LEWIS’i, bisikletin ARMSTRONG’u, yüzmenin Michael PHILIPS’i, bu süper sporculardan olsalar da bu başarıyı 2 spor dalında gerçekleştirebilen yetenekler yok denecek kadar azdır. Majesteleri Michael JORDAN, gelmiş geçmiş en büyük basketbol oyuncusu olsa da babasının vasiyeti üzerine 2 yıl oynadığı baseballda vasat bir oyunculuğun üzerine çıkamamıştı. Türkiye’de ise uzun yıllar önce spor dünyamızda bir superstar sadece Türkiye’de değil, dünyada da hem basketbol hem futbol dünyasının yıldızları arasına adını yazdırıyordu. Bu süperstar İtalyanların Sinyor ünvanını adının önüne yakıştırdıkları Sinyor Can BARTU’dur.
Türk futbolunu İtalya’da yıllarca başarıyla temsil eden Sinyor Can BARTU spora basketbol ile başlamıştı. 1949 yılında basketbola Fenerbahçe genç takımında başlayan Can BARTU’nun ilk antrenörü Önder DAİ idi. Önder DAİ, basketbol sevgisi ve oyuncularıyla daha iyi ilgilenebilmek için Tıp doktorluğu mesleğini bırakan bir basketbol aşığı antrenördü. Can BARTU, basketbol oynarken Fenerbahçe genç takımıyla gittiği bir Edirne deplasmanında Edirne karması ile yapılan maçta basketbol sahasından takımıyla birlikte galibiyetle ayrılsa da, aynı gün Edirne’de oynanan maçta Fenerbahçe Genç Futbol takımı Edirne karmasına 3-0 yenilmişti. Dönemin Fenerbahçe Futbol Genç takımı antrenörü Reşat ERKE, Can BARTU’nun iyi bir futbolcu olduğunu duymuştu. Fenerbahçe Genç Futbol takımı antrenörü ertesi günkü Edirne karması maçına Can BARTU’yu belki de takım için bir kurtarıcı olarak davet etmişti. Can BARTU, daha ilk maçında çok güzel bir oyunla ve de 1 gol atarak takımına galibiyeti getiriyordu. Ardından 3 ay sonra dönemin A Milli Futbol takımı sorumlusu Eşfak AYKAÇ tarafından Milli takıma çağırılarak, ilk Milli Maçına çıkmıştı.
Can BARTU’nun spor hayatı ilk bakışta yorucu görünse de inanılmaz heyecan vericiydi. Fenerbahçe futbol A Takımıyla öğlen saat 15:00’de Dolmabahçe Stadında ( İnönü Stadı) Beşiktaşla oynayarak 4-2 kazandıkları maçta 2 golü attıktan sonra, akşama doğru dönemin Basketbol mabedi Spor ve Sergi Sarayına çıkıyor, Fenerbahçe basketbol A Takımının Galatasarayı 82-50 yendiği maçta 36 sayı atıyordu.
1950’li yılların ortalarına doğru olan bu dönemde şimdiki kadar çok Milli maç yapılmasa ve Türk Basketbolu bugünkü kadar parlak bir durumda olmasa da Can BARTU A Milli basketbol takımı ile gittiği Belgrat’daki bir turnuvada en iyi oyuncu seçilmişti. Aynı turnuvadaki Yugoslav basketbol otoriteleri onun Türk basketbolunun 30 yıl ilerisinde olduğunu belirtmiş ve daha sonra futbola geçmesine itiraz etmişlerdi. Tüm olumlu gelişmelere rağmen 1950’li yılların sonlarına doğru bir basketbolcu dönemin parasıyla ayda ortalama 100TL alırken, bir futbolcunun eline 3.000-4.000TL geçiyordu. Bu dönemde Can BARTU, biraz ekonomik biraz da basketbola oranla futbola olan yoğun seyirci ilgisi nedeniyle futbola geçti.
Çok az Milli maç yapılan yıllara denk gelmesi nedeniyle 7 kez Basketbol A Milli olan Can BARTU, muhtemelen Türkiye’deki ilk Jump-Shot’ı atan oyuncuydu. Can BARTU, futbola uzun yıllar Fenerbahçe ve İtalya Seri A’da başarıyla devam ederek Futbol ve basketbol dünyamızın unutulmazları arasında en ön sıralardaki yerini almıştır.
Basketbol sahalarında şutu girmeyince “Şanssızlık yada bugün elim tutmuyor” gibi nedenlere sığınmadan mücadelesine hırsla devam ederek şimdiki gençlere gerçek anlamda örnek olan Can BARTU için dönemin Fenerbahçe Basketbol şube kaptanı gazeteci Cem ATABEYOĞLU’nun sözleriyle Sinyor ile ilgili yazımızı noktalayalım...
“Can Futbolda Avrupa çapındaydı, Basketbolda kalsaydı Avrupa’nın da ötesine geçerdi...”
Öyle bir geçer zaman ki...
Ali Civan NBA TÜRKİYE Nba Türkiye Temmuz sayısından alınmıştır. |